Hareket-metod etüdü
Hareket etüdü uygulamasının genelde dört karakteristiği vardır:
1. Hareket Basitleştirme
2. Hareket Yoğunlaştırma
3. Kısmi Mekanizasyon
4. Görevi Genişletme
Hareket Etüdü
Verimliliği arttırmak amacıyla, işi yapacak kişinin gücünü ve gereksinimlerini göz önünde bulundurarak, işin en iyi yapılış biçimi ve tamamlanma süresini saptamak için iş sistemleri üzerinde yapılan çalışmalara iş etüdü denir. İş etüdünün hedefi işletmelerde ekonomikliği arttırmak, insan yapısına uygun iş akışları ve çalışma koşulları sağlamaktır
Yönetim biliminin gelişmesiyle insan ile üretim aracı arasındaki etkileşim incelenmiş, işin gerektirdiği ön koşullar ile çevre koşullarının insan davranışına, dolayısıyla performans yeteneğine yaptığı etkiler ele alınmıştır. Ergonomik çalışma yeri düzenlemesine önem verilmiştir.
İş etüdü, hareket etüdü ve iş ölçümü olmak üzere başlıca iki ana teknikten oluşur. Hareket etüdü belirli bir işin yapılabilmesi için insan makine ilişkisinin dikkate alınarak en uygun çalışma yöntemlerinin standartlaştırılması faaliyetleridir. Hareket etüdü işi inceleyerek işi yaparken gereksiz hareketlerden kaçınmayı, malzeme araç ve makine düzeninin iyi kurularak insanın bunlara en kısa yoldan ulaşmasını sağlamayı, süreç ve işlemlerin geliştirilmesini, çalışma koşullarının iyileştirilmesini amaçlayan bilimsel işlemler dizisidir (Yüksel,1998: 81-82)
Hareket etüdünde işlem akış kartlarından yararlanılır. İşlem akış kartları, işletmedeki tüm mal yada hizmetlerin üretim ve sunum süreçlerini aşama aşama gösteren yazılı belgelerdir. Uygulamada beş aşama ve bu aşamaları belirleyen beş simge kullanılmaktadır.
- İşlem (Operations) (O),
- Taşıma (Transportation) (T),
- Depolama (Storage) (T),
- Denetim (Inspection) (I),
- Bekleme, gecikme, erteleme (Delay) (D).
Bu aşamalardan hareketle turizm işletmesindeki her iş için bir işlem akış kartı hazırlanır. İşlem akış kartlarının hazırlanması ve buna göre hareket edilmesi özellikle verimlilik ve ergonomi açısından önemlidir. Turizm işletmelerinin özelliği gereği gereksiz hareketlerin azaltılması, personelin gereksiz yorulmasının önüne geçilmesi ve işin zamanında yapılması açısından daha büyük önem arzetmektedir. Aşağıda bir işlem akış kartı örneği verilmektedir.
O: İşlem: Kızartma, ısıtma, kesme, ayıklama vb.
T: Nakil: Bir tepsi taşıma, kirli bulaşıkları taşıma vb.
I: Denetim: Bir yiyecek denetçisinin porsiyonları denetlemesi, kat şefinin odaların hazır olup olmadığını denetlemesi vb.
S: Depolama: Çarşafların dolapta, bardakların rafta, etin buzdolabında olması vb.
D: Bekleme: Bar’daki kalabalıktan dolayı sıkışmalar temiz bardaklar için bekleme zamanı vb.(Usal-Kurgun,2001:207-209)
Hareket etütlerinin iş yaşamının bilimsel çalışmalarla düzenlenmesine en önemli katkısı hareket ekonomisi ilkelerinin geliştirilmesi olmuştur. Örneğin iki elin birlikte kullanılması, kolların simetrik şekilde çalıştırılması, göz hareketleri için normal mesafe ayrılması, işin doğal ritme uygun şekilde düzenlenmesi gibi hareket ekonomisi ilkeleri iş etüdü sonucu yapılacak iş tasarımlarına esas teşkil etmektedir.
Personel maliyetlerinin denetim altına alınmasında iş ölçümünden de yararlanılır. İş ölçümü; iş tanımları ve iş gereklerine göre işe uygun bir insanın normal koşullar altında ve normal bir çalışma temposu ile belirli bir işi tamamlayabilmesi için gereken zamanın belirlenmesidir. İş ölçümü ile işi yaparken kayıp zamanın olup olmadığı belirlenir ve her işin tamamlanması için gerekli standart zaman saptanır (Yüksel,1998:83-84). Turizm işletmelerinde yoğun çalışma kadar kayıp zamanlarında çok olduğu gözlenmektedir. Örneğin bir yiyecek- içecek işletmesindeki mutfak personelinin, iş zamanının çoğunu herhangi bir yiyecek kaleminin pişirilmesine harcadığı; bunun ise bir başka işin beklemeye alınmasına yol açtığı ve dolayısıyla personelin çalışma süresinin %55’inde verimli olabildiği ifade edilmektedir. Küçük bir gözlemle bile personelin olabileceği kadar verimli çalışmadığı fark edilebilir. Bu yüzden işletmedeki herhangi bir görevlinin, görevi için gerekli araç gereci kullanırken çoğu kez gerekenden yaklaşık %50 kadar daha fazla zaman harcadığı söylenebilir (Usal-Kurgun,2001:192).
İş ölçümü ile çalışma zamanı ile birlikte aynı şekilde dinlenme zamanının da ne şekilde olması gerektiği de saptanır. Turizm işletmelerinde çalışma sırasında iş ölçümü ile belirlenen zamanlarda “çay molası” gibi dinlenme amaçlı aralara yer vermek diğer işletme türlerinden daha fazla önem taşıyan bir gevşeme yöntemidir.
Çalışma yaşamı ile özel yaşamın içiçe girdiği turizm sektöründe çoğu kez personele kişiye özgü özel yaşam ile ilgili zaman kalmaz. Sürekli çalışarak sonunda yorgun düşen turizm personelinin verimli olamayacağı açıktır. Verimli olmak bir yana, yorgun personel karşılaştığı yeni sorunlardaki davranışlarını yada duygu ve düşüncelerindeki denge ve coşkuyu denetleyemez haline gelir. Dolayısıyla turizm işletmesinin aşırı yükünü çeken işgörenin yalnız kendisine değil işletmeye de zarar vereceği dikkate alınmalıdır.
Turizm işletmelerinde birçok gözlem ve deneyim özellikle tek düzey işlerde en yüksek verimin haftada 40-42 saatlik bir çalışma süresince yakalandığını göstermiştir. Bu sürenin dışına taşmanın, üretimde de hızlı bir düşmeye yol açacağı bellidir. Yorgunluk yılgınlığa, yılgınlık da paniğe yol açabilir.
Molalar yanında, personelin fizyolojik ve düşünsel anlamda tam bir yorgunluk içine düşmesini önleyici diğer önlemler iş akışı içinde de geliştirilebilir. Örneğin, personele verilecek yeni eğitimler, konferanslar ve benzeri bilgi verici ve bilgi pekiştirici girişimler için en uygun zaman sabah saatleridir. Bunun gibi personelin verimliliği arttırıcı yönde alınabilecek önlemler iş ölçümü ve iş tasarımı yapılması ile arttırılabilir (Usal-Kurgun, 2001:204).